Kar gibi dokunsaydık arzın tenine. Tahammül edilemez görüntülerin, tüm çirkinliklerin üzerini serin bir dokunuşla kapasaydık.Çirkinliği bile incitmeden...yeryüzüne pırıl pırıl bembeyaz bir hediye olsaydık.
Hediye etseydik kendimizi dünyalılara. Güzel görünsün diye her şey. Her şey dokunulmamış,kirletilmemiş bir güzellikte nazarlara muhabbet olsun diye.
Ama kar olmak için erimeyi göze almak gerek galiba.Erimek ve yok olmak. Hamlığının farkında olmak.Güneşe hasret olmak; yanmayı göze almak. Evet, kar olmak için erimeyi göze almak gerek.
Erimeli ki bahara gül bitsin; gül bitsin eridiğimiz yerlerden. Erimezsek bitmez ki! Eriyelim; önce kar olalım sonra güneşe dönelim ve yanalım. Gül bitirmeliyiz.Kutlu Sultan'ın remzi gül. Güle hasret bülbüller. Bülbüller yanlış adrese aşık olmuş. Niye biliyor musunuz? Gülü tanımadıkları için. Büller de bu durumdan huzursuz ama. Çünkü onlarda hep bir şeylerin eksik olduğunu hissediyorlar. Ama bilmiyorlar eksik olanı.Bu yüzden yanlış sevdalara beste yapıyorlar.
Gülle tanış olmalı insanlar. Gülle tanış olanlar bebekleri öldürecek kadar vahşi olamazlardı. Daha elleri kolları öpülmeye doyulmamış bebeklerin gamzelerine kan düşmezdi. Çare dedirten çaresizliğin üzerine bir daha bomba yağdırmazlardı.
Feryadı yüreğini parçalayan bir anne... Yüzü parçalanmış bir baba... Okul yolunda şaşkına uğrayan küçük fidanlar... daha dünyayı tam göremeden, annesine anne diyemeden boynunu sonsuzluğa yatırmış bebek... İyi ki öldün bebek,iyi ki öldün! Ölmeseydin bu vahşet karşısında aklını yitirebilirdin. 'Neden?' sorusu kahredebilirdi seni. Seni öldürmelerinin nedeni yok. Bulamazdın bir neden. Haz köleleri bunlar ...
Kar olmak... Sahi sarabilmeye cesaretimiz var mı bir tahammül edilemez görünteleri? Bunlara rağmen kar olabilir miyiz?
Ben kardan özür diliyorum. Onun gibi olamam. Çok çok özür diliyorum sevgili kar. Değil sen olmak, sana dokunmak bile korkutuyor beni, titretiyot beni. Her şeye dokunduğun gibi benim saçlarıma da dokun. Melekler indiriyormuş seni. Rahatlatıyorsun dokununca, huzur veriyorsun,bembeyaz bir şiir oluyorsun. Ama senle fazla kalamam ben. Benim sıcacık bir var sıcacık uykularım... Orası daha cazip; villalar, arabalar, sevgililer. Kusura bakma, üşütüyorsun, üşüyorum.
Bu bir heves işte. Ben senin güzelliğine vuruldum. Beyazlığına vuruldum. Yüreğin bana göre değil. Ben erimeyi göze alamam. Başkaları için yok olmayı göze alamam.
Ben, ben olarak kalayım. Olduğum yerde kalayım. Penceremden bakayım sana. Penceremden çayımı yudumlarken doyumsuz güzelliğine dalayım. Arkadaş olalım sadece, ama uzaktan. Dokunulmamış olsun aşkımız.
Ben, maymun iştahlının tekiyim sevgili kar. Daldan dala konarım. Sen eriyip gideceksin ya. Yerinde biten güllere aşık olurum bu kez. Sana ait aslında onlar, ama kusura bakma onlara dokunurum işte. Güller de senin gibi güzel. Bir farkı var, onlar üşütmüyor. Onlar sadece aşk içinler, sen ise o aşıkların anasısın. Dünyadaki en değerli değerin anasısın sen. Aşkın anası. Bu yüzden sen olmayı göze alamadım sevgili kar.
Ama bilmiyordum gül biteceğini. Harika bir şey. Bu ne cüretkarlık yani? Bu ne cesaret? bu ne tahammül? Şaşırttın beni sevgili kar. Gül bitirmek için her görüntüye eyvallah dedin. Hiç de sinirlenmeden. Hep enfes görüntülerle, çirkinlikle mücadele ettin.
Dehşet güzelsin sevgili kar.
Ama ...
Ben sen olamam sevgili kar,
Aşkımız buraya kadar.
Mehmet Adak
~~Kar'ın beni niye artık cocuklugumdaki gibi heycanlandırmadıgını bu yazıyla cok daha iyi anladım.. :(
0 yorum:
Yorum Gönder